31 Ekim 2010 Pazar

SOKAK FOTOĞRAFLARI-1



Fotoğraf: Narelle AUTIO

Yazı: Özgür ATAK


Sokak fotoğrafçılığı sadece sokakta fotoğraf çekmek değildir aslına bakılırsa. Hep söylenir ya kimsenin görmediğini görmek, herkesin bakmadığına bakmak vesaire vesaire...


Fakat bunu yaparken gerçekten sokakta kimsenin bakmadığı bir şeylerin olduğunu hissetmek ya da bilmek gerekiyor. Bunun için de insanların duygularını duymak, gözlerine bakmak, kalp ritimlerine ayak uydurmak gerekiyor. Ta içeride olmak gerekiyor dışarıdayken yani sokaktayken.


İşte o zaman hem görülmeyeni görünür kılabilir hem de inanılması güç bir uyumu yakalayabilir fotoğrafçı. Bu işin ne yazık ki eğitimi yok. Bunun yolu paylaşmaktan, hayatı paylaşmaktan geçiyor.


Avustralyalı fotoğrafçı Narelle Autio büyük bir ressam olma hayaliyle girdiği Sanat Koleji'nden mezun olduğunda ellerine yapmacık boyaların bulaşmasındansa fotoğraf çekmeyi yeğlemiş. Leicasını alıp sokaklara düşmüş. Gazetecilikle sürdürdüğü serüvenini daha çok kendisi için çektiği karelerle renklendirmiş.

2002'ye gelindiğinde World Press Fotoğraf Ödülü'ne layık görülmüş.

O hala sokaklarda, kendince seçtiği "güzelliklerin" peşinde...

NGUYEN VAN LEM'İN KATLİ



Fotoğraf: Eddie ADAMS

Yazı: Özgür ATAK




“Bu güne kadar hiçbir savaş Vietnam Savaşı gibi fotoğraflanmadı ve bundan sonra hiçbir savaş da fotoğraflanamayacaktır.” diyordu Eddie Adams. Vietnam’da çok sayıda önemli ve tarihe geçecek nitelikte fotoğraf çekmişti fakat bir tanesi Vietnam denilince akla ilk gelen birkaç kareden biridir.


Viet Cong (Vietnam Halk Ordusu) tarafından Güney Vietnam güçlerine ve ABD askerlerine karşı başlatılan ve Tet Offensive diye bilinen saldırının ikinci gününde (1 Şubat 1968) Güney Vietnamlı general Nguyen Ngoc Loan sürüklediği Viet Conglu yüzbaşı Nguyen Van Lem’e tabancasını doğrultur. Eddie Adams önce bunun sıradan sorgu yöntemlerinden biri olduğunu düşünür ve bu anı fotoğraflamak ister. Fakat Loan hiçbir soru sormadan kısa sürede tetiği çeker. Adams o sırada ardı ardına fotoğraf çekmektedir. Kurşunun kurbanın kafasına girerkenki anı da yakalamıştır. Aynı zamanda bu inanılmaz an NBC televizyonunun kameramanlarınca da kaydedilmekteydi.


Fotoğraf hızla tüm dünyaya yayılır ve savaşın ne kadar kirli bir iş olduğunun bir kere daha çarpıcı bir şekilde anlaşılmasını sağlar. Bu sayede başta ABD olmak üzere dünyanın sayısız yerinde Vietnam savaşının son bulması için gösteriler düzenlenir.


Viet Cong savaşı kazanır, özgür ve kardeş bir Vietnam inşa edilir. Eddie Adams ise bu fotoğrafıyla 1969 yılında Pulitzer Ödülü’nü kazanır. 2004 yılında motor nöron hastalığından hayata veda eder. Yaşamı boyunca fotoğrafta mükemmeli aradığı için hiçbir çalışması herhangi bir albümde toplanamadı. Ölümünden dört buçuk yıl sonra “Eddie Adams: Vietnam” isimli bir kitap yayınlanabildi.


Daha fazlası için: http://eddieadamsphotography.com/

24 Ekim 2010 Pazar

El-Ezher Jakarta



Fotoğraf: Abbas

Yazı: Özgür ATAK



İranlı fotoğrafçı Abbas’ın en ünlü fotoğraflarından olan bu kare Endonezya, Cakarta’dan… 1989 yılında çektiği fotoğrafta Abbas dünyanın en büyük İslami eğitim kurumlarından olan El-Ezher Üniversitesi’nin öğrencilerini okulun oditoryumunda Cuma namazını kılarken resmediyor. Tipik bir doku fotoğrafı…


975 yılında Mısır’da kurulan üniversite İslami konular başta olmak üzere tıp ve mühendislik alanında da eğitimler veriyor. 972 yılında Şii Fatimiler tarafından inşasına başlanıp iki yılda bitirilmiş. 988 yılında eklenen medrese ile birleştirilerek Şii mezhebinin öğretildiği en önemli külliye haline getirilmiş. Fakat zaman içinde önemli değişiklikler yaşanmış. Eyyübilerin Mısır’ı ele geçirmesiyle Sünni mezhebinin önemli kalelerinden biri haline gelen medrese bu gün de Sünni İslam inancının öğretildiği önemli bir merkez halinde.


Bir konsey tarafından yönetilen üniversite zaman zaman çeşitli konularda fetvalar yayınlıyor. Bu fetvalar tüm Arap ve İslam dünyasında geçerlilik taşıyan fetvalardır. Fakat işyerinde emzirilen erkeklerin akraba sayılacağına dair ilginç çıkışları da sergileyebilen bir yer olarak biliniyor.

23 Ekim 2010 Cumartesi

ERNESTO



Fotoğraf: Alberto KORDA



Yazı: Özgür ATAK




Asıl adı Alberto Díaz Gutiérrez, fotoğrafa, kendi deyimiyle kadınlarla tanışmak için başlar.


CIA'nın düzenlediği düşünülen büyük bir patlamada ölen Kübalıların cenaze töreninde çektiği fotoğraflar oldukça önemliydi. Zira konuklar arasında Başkan Fidel Castro, Simone de Beauvoir, Jean Paul Sartre gibi isimler bulunuyordu. Ernesto Che Guevara’yı ise kalabalığın arasında yalnızca iki kez görüntüleyebildi.


İtalyalı Küba devrimi hayranı, varlıklı bir aydın ve yayınevi sahibi olan Gian-Giacomo Feltrinelli bu fotoğrafı koleksiyonu arasına katar. 1967’de Bolivya’ya yaptığı bir ziyaretin ardından CIA faaliyetlerinin Bolivya’da arttığını ve Che Guevara’nın da yakalanacağını anlar. Bunun üstüne ülkesine döndüğünde bu tehlikeye dikkat çekmek için elindeki baskıları kullanarak posterler üretir. Ardından olabildiğince çok alanda görünmesini sağlar. Fakat bu durum tersine bir etki yaratır. Che'yi görünür ve tanınır kılar. Yakalanmasını kolaylaştırır.


Korda yıllar sonra ikonlaşan bu kare için kimseye herhangi bir telif davası açmadı fakat bir keresinde bir vodka firmasının reklam yüzü oarak bu kareyi kullanması üzerine hukuki yolları denemişti.


Küba'nın en büyük fotoğrafçılarının başında gelen Korda ve ölümsüzleştirdiği bu kare yıllarıdr yaşıyor.




4 Ekim 2010 Pazartesi

ANNE KEDİ



Fotoğraf: Harry WARNECKE

Yazı: Özgür ATAK





29 Temmuz 1925, güzel bir yaz günü. New York News için muhabirlik yapan Harry Warnecke’i arayan arkadaşı Centre Street’te yavrularını taşıyan bir kedi yüzünden trafiğin kesildiğini haber verir. Hemen bahsi geçen yere koşan Warnecke kedinin çoktan karşıya geçtiğini görür. Fakat o sırada trafiği durduran polisten, olayın fotoğrafını çekebilmek için kediyi bir kere daha karşıdan karşıya geçirmesine izin vermesini ister. Polisi ikna eden gazeteci bu muhteşem kareyi anca üçüncü denemede yakalayabilmiştir.

O yıllarda trafiğin böylesi bir olay için defalarca durdurulmasına kimsenin ses çıkarmaması da polisin böyle bir senaryoya alet olması da ilginç.

Fotoğraf New York News’te yayınlandıktan sonra onlarca mektup alır ve bu tarihi kareyi kullanma izni istenir. Polis memuruna ise daha sonra bağlı olduğu birim tarafından bir övgü mektubu gönderilir.